Bu Blogda Ara

31 Ekim 2012 Çarşamba



Mükemmel kadın mı istiyorsun? 
Sen o kadını sev, değer verdiğini hissettir bak o zaman o kadın nasıl mükemmel kadın oluyor, gör.

































Son Liman

Çekilmez kahrımı çektin yıllar boyu
Benimle agladın, benimle güldün
Kuru ekmegimdi

Fakir yatagımdı
Bitmez çilemdi benimle paylaştıgın
Nice günler dert ortagimdin benim
Omuzlarına dayayıp yorgun başımı
Az mı agladım hıçkıra hıçkıra
Az mı sildin seven ellerinle gözyaşımı
Kimi gün dostum oldun en vefalı
Koşarak geldim sana
Teselliyi, umudu sende buldum
Doyulmaz aşımdın akşamları
Bardagımda su, soframda ekmektin
Ve her sabah anasıydın çocuklarımın
Kolların evimizin temeli
Saçların süpürgesiydi
Ben bu yere seninle vardım
Bu iyiligin, güzelligin son çizgisine
Kederleri sevinçleri seninle yaşadım
Seninle baktım bu çirkin dünyaya uzaktan
Sendin bütün fırtınalarda
Sıgındıgım o tek liman
Sonsuz karanlıgımda tek ışıktın
Sönmeyen ateşimdin karlı daglarda
Çölümde fışkıran bir pınardın serin
Ne zaman yitirsem bütün umutlarımı
Bana hayatın kapılarını açardı ellerin
Sevenim benim, ak saçlım, küçük melegim
Sen benim can yoldaşım oldugun kadar
Kadınımsın, anamsın, bacımsın
Ver öpeyim vefalı ellerini
Sen benim şerefimsin , inancımsın

Ümit Yaşar Oğuzcan





30 Ekim 2012 Salı


Dejavu'nun hasıdır, her anı sensiz yaşamak.
Lâkin, dudaklarımdan dökülürken, tek bir farkla... Ben bu anı daha önce hiç yaşamadım





Kahve´nin Tadı Sevdiğiniz İnsanlarla Çıkar, Şeker Hikaye . .




Ne diyordu Turgut Uyar: "Her şeyden biraz kalır. Kavanozda biraz kahve, kutuda biraz ekmek, insanda biraz acı."








28 Ekim 2012 Pazar





Birgün O Dα OLαcαk.
Gözümü Açtığımdα iLk Gördüğüm

' O ' OLαcαk ♥




,

herkese mutlu ve huzurlu bir pazar günü diliyorum ama pazartesiye karışmam :))



Ey sevgili, 
gözümüzü harama kör, 
dilimizi yalana lál eyle. 
Hakkımızda hayırlı olanı ömrümüze helál eyle.
amin


sarılmak yorgan kadar ısıtmaz


sadece bir gece sıcak nefesinle uyuyayım..
sonra mı ? 
Uyanmasamda olur !


eğer uyurken sarılabilecek biri varsa yanınızda bir kere m
ız mız etmeyi bırakın da şükür edin la. yalnız uyumak kadar saçma bişey yok. 
Rabbim her isteyene nasip etsin inşallah........







27 Ekim 2012 Cumartesi





Yan yana 

yürümeyelim diye
dar yapılmıştı kaldırımlar. 
Ve yine yan yana 
yürümeyelim diye 
dar kafalıydı insanlar. 
Ve sırf dardı diye kafalar 
düşünmeyi bırakıp 
sevmeyi denedik, 
sarılmak yakar bizi deyip 
aşkı hep uzaktan sevdik...Charles Bukowski








Aynaya baktığım zaman, kendi yüzümü görebiliyorum.
Maskem yok, kimseye ikiyüzlü davranmayacak kadar ruhuma sadık olduğumu da biliyorum.

Bütün fotoğraflarımda gülerek poz veriyorum. Ruhum da neşeli.
Giydiğimi yakıştırıyorum üzerime.

Rahmetle ve sevgiyle andığım ölülerim de var, başım sıkıştığı zaman beni bağrına basacak dostlarım da.
Bazı sorularımın cevabını veremesem de, olacak o kadar.

Düşünüyorum da...
Varsın bazı şeyler eksik olsun hayatımda.
Emir ve komuta bende. "Eller yukarı hayat! Ben seni sevdiğim kadar yaşıyorum. Yaşadığım kadar seviyorum....:))


ALINTI








Çaresizliği'de Yaradan O Çareyi'de Yaradan O...
Mutluluğu'da Yaradan O Mutsuzluğu'da Yaradan O...
Kalk , silkelen , kendine gel !. ...
Umutsuzluğa sarılma , umutsuzluk şeytandandır !.
Ümit etmek Allah'tandır !.

Ümitvar ol - hayrı iste - Korkma , Yürü !..

Şems-i Tebrizi






























25 Ekim 2012 Perşembe


Kurban kesmeye mali durumu müsait olmayanlar bayramın birinci günü öğleden sonra 6 rek’at namaz kılarlar.
Namaza şöyle niyet edilir.
“Ya Rabbi! âciz kulun kurban kesmedi.Kurban yerine şu kendi vücudumu huzurunda yere sererek kurban ediyorum.Beni de kesenlerden kabul eyle.”
1.Rek’atte; 1 Fatiha,ı innâ enzelnâhü…
2.Rek’atte: 1 Fatiha, 1 innâ a’taynâ…
3.Rek’atte: 1 Fatiha, 1Kul yâ eyyühe’l-kafirûn…
4.Rek’atte: 1 Fatiha, 1 İhlas-ı şerif
5.Rek’atte: 1 Fatita, 1 Felâk Sûresi
6.Reka’atte: 1 Fatiha,1Nâs Sûresi okunur.
Her iki rek’atte birselam verilir.



çocuğunuza dinimizi, kültürümüzü, örf ve adetlerimizi öğretmeyi esirgemeyin.... asla asla. 







Adam, bir oğlu dünyaya geldiğinde âdeta bayram yapmış ve onun için iki kurban kestirip sadakalar dağıtmıştı. Hiç görmemiş gibi yavrusunun yanından ayrılmıyor, birşeyler olur endişesiyle nârin vücuduna dokunmaktan çekiniyordu.

Çocuk büyüdük
çe adamın sevgisi de büyüdü ve onu iyi bir şekilde yetiştirmek, en büyük gâyesi oldu.

- Görsünler, diyordu. Görsünler bakalım çocuk nasıl yetiştirilir.

Adamın ilk yaptığı şey, çocuk terbiyesi ile ilgili kitapları okumak oldu. Bu kitaplardan bazısına göre yavrusunu “çağdaş” dedikleri sistemlere göre terbiye etmeli ve hareketlerinde son derece serbest bırakmalıydı. Zaten çok meşgul bir insan olduğu için ister istemez böyle yapacaktı. Demek ki çağdaş sistemler, iş adamlarını da düşünecek kadar mükemmeldi.

Adam, terbiye sistemini belirledikten sonra, yavrusunun harçlıklarını istediği yere sarf etmesine, istediği filmleri
seyretmesine ve istediği kişilerle arkadaşlık etmesine ses çıkartmadı. Aksi takdirde çocuk, şahsiyetini bulamaz ve geleceğin büyükleri arasına giremezdi.

Adam, rüyasında oğlunun büyüyüp milletvekili olduğunu görünce iyice gayrete geldi ve onun üzerine daha fazla düşmek gerektiğine hükmetti. Kendisi dindar bir insan olmasına rağmen zayıflayacağı korkusuyla çocuğunun oruç tutmasını istemez, sabah namazlarına kalktığında, uykusuz kalmaması için onu uyandırmazdı. Oğlunun camiye beraberce gitme tekliflerini de, onun iyiliğini düşünüp her seferinde reddetmişti. Adamın bu huyu, Kur'an öğrenmesi için çocuğunu yaz tatillerindeki kurslara göndermesine de mâni oldu. Öyle ya, oğlu en zor kolejlerde bütün yıl ömür tüketiyordu. Bir de yazın çalışması, Allah’tan reva mıydı?

Adam, oğlu için gösterdiği bu fedakârlıkların er geç meyva vereceğine inanıyor ve:

- Bir gün beni mutlaka tebrik edecekler, bundan eminim, diyordu.

Yıllar bu tür uğraşmalarla akıp geçti. Adam yaşlanmış, çocuk ise fakülteyi bitirdikten sonra nedense ailesinden kopup izini kaybettirmişti.Ancak babası, büyük çabalar neticesinde onu bularak ziyaretine gitti ve yılların hasretini yarım saat içine sığdırmaya çalıştı. Bu süre dolduğunda yanlarına gelen bir gardiyan, ziyaret saatinin bittiğini hatırlattıktan sonra:

- Sizi tebrik ederim bey amca, dedi. Bu hapishanedeki mahkûmlar arasında, emin olun oğlunuzdan daha terbiyelisine rastlamadım.






























SENİ UNUTMADIM BABACIGIM..... HER BAYRAM SEN GITTIN GIDELI,
GIZLI GÖZYASLARIMIN HERBIR DAMLASINDA SENİ SAKLIYORUM....
NURLAR ICINDE YAT CANIM BABAM.....

Sevdiklerinizin kıymetini bilin..
Keşke kelimesini kullanmak istemiyorsanız, sevdikleriniz sağ iken onlara sevginizi gösterin lütfen....
Bunu okuyan tüm müslüman aleminin kurban Bayramı mübarek ve hayırlara vesile olsun inşallah...
Nice güzel Bayramlar tüm sevdiklerinizle beraber



24 Ekim 2012 Çarşamba








Sonra kendime şunu dedim; ----> Siktir et ben yanındayım



nIYET hIZMETTIR......





Belki bir gülümsemeyle başlar, hizmetin yolculuğu, kim bilir.
Kapısını çarpıp çıkmış gönlü kırık bir ruha rüzgar olur; nefes olur, yüzüne dokunur o tebessüm.

Bir adres sorana verilen saygılı bir cevaptır belki de, gönle işlenir gidilecek yer böylece.

Zannederiz ki, Allah’ın yolunda hizmetin çeşitleri bellidir ve zannederiz ki, hizmet yolunda kariyer gerekir. Unutur gideriz, fark etmeyiz, bir annenin diplomasız pişirdiği yemektir hizmet. Bir babanın evine ekmek götürme arzusudur kalbindeki. Evlâdın attığı adımdır okula giden, çözdüğü sorudur hizmet. Zaman gelir, her biri yerini bulur elbet. Rabbiyle şah damarından daha yakın bir muhabbete benzer bu kapının yürekteki varlığı. Ağza atılan lokma, niyetine göre değişir zevk ü sefa da olur, cevri cefa da. Gönle düşen o sihirli kelime var ya, işte odur hayata kalite getiren. “Niyettir” bizi vardığımız yerde bekleyen…

Bazen bir belgesel izlenirken duyulan şaşkınlıktır hizmet. Ardından O Yüce Yaratıcının idrak ötesi mükemmelliğini keşfetmek. Çünkü an gelir, o şaşkınlık, cümle olur, başka kulaklardan içeri girer, zihinlere oturur. Ve hizmet, Yüce Yaratıcının yeryüzündeki imzalarının dillendirilmesiyle mana kazanır, bereket olur.

Sevmektir hizmet… Rabbin yarattığı muhabbeti çoğaltmaktır ve çoğalmasına vesile olmaktır. Çünkü sevmek fedakârlık, sevmek dua, sevmek candır. Sevilene emektir, sevene rahmettir. İçine işleyen sıcaklıkla üşütmemektir kimseyi, kollamaktır dışarıda kalmış kimsesizleri. Sevdiğinin hizmetini kendi yoluna eklemek ve bereketlendirmektir dünyayı.

Hizmet bir zincirdir, başlatan da kazanır, sona eklenen de. Ve hayat, Muhabbetin Sahibi’ne karşı hizmete dönüşür, nihayet iki dünya şenlenir.

Bir kusuru örtmektir, bir yanlışı affetmek, tahammülü zor olana sabretmektir hizmet. Göze çarpan hatayı gönlünle silmek, dilinle yok etmektir. Dosta-düşmana muhabbetin perdesini açmak, soğuk bir kalbi yeniden ısıtmaktır. Tanımadığın bir mezarlıktan geçerken okuduğun bir Fatiha’dır, bir ruhun damlattığı gözyaşını silen, iki kelimedir hizmet. Bir sofraya alınan ekmek, bir fakire verilen bozuk paradır cepteki…

Ama biz fark etmeyiz, önümüzdeki bir niyet ile güzelleşecek, hizmete dönecek sadelikleri. Büyütürüz gözümüzde atılacak adımları, külfetle baş başa bırakırız onları. İsimler takarız, bahanelerini hazırlar, tembelliğimize kılıf ararız. Kurulacak bir cümle, yüreğe kabul olmuş bir ruh, yüzdeki minik bir tebessümün manasını değiştirmedikçe niyetimizle, iflah olamayız; ne bugünümüzde, ne geleceğimizde…

Artık bilmeliyiz, zahmet değil, zorluk değil, niyet ile kendi kendine çoğalan güzelliktir hizmet. Ve bekler… Sadeliklerden doğan, bütün gönüllerden ahrete azık olmaya adanan yola çıkmayı ister… Bekler…


ALINTI


22 Ekim 2012 Pazartesi

aaaaah hayaller ah




                                                                                                                                                                  

Başını yastığa koyar koymaz uyuyabilen insanlara hep -----> imrenmişimdir. Bizde yatağa girer girmez uyumayı bilirdik , ama kurmamız gereken hayaller var.... dopdolu.!                     

                                                                                                             


                                                                                                                                                                   


















çok özledim eskiden´leri......(!)



































Peki Şimdi... (?)


21 Ekim 2012 Pazar

it´s dua time






hadi yatmadan önce bir dua ile son



verme BİZE Ey Rabbim........
Konuşamayacağımız_______>Sözü,
Duyamayacağımız_________>Sesi, 
Gidemeyeceğimiz__________>Mekanı,
verrme BİZE Ey Rabbim.....
Yaşayamayacağımız______>Canı, 
Sevemeyeceğimiz________>Yari, 
Veremeyeceğimiz________>Cevabı, 
Yiyemeyeceğimiz________>Lokmayı,
verme BİZE Ey Rabbim........
Çekemeyeceğimiz________>Çileyi, 
Gidemeyeceğimiz_________>Yolu, 
Aşamayacağımız__________>Engelleri,
verme BİZE Ey Rabbim.....
Kaldıramayacağımız_________>Yükü, 
Taşıyamayacağımız_________>Derdi,
Giremeyeceğimiz____________>Gönülü, 
Kavuşamayacağımız________>AŞK-ı 
verme BİZE Ey Rabbim.. 


Sevdiklerimizi bize bağışla... amin


ha birde yaRABBİ..ŞU ANDA OĞLU ASKERDE OLDUĞUNDAN UYUYAMAYAN AĞLAYAN GÖZLERİ TAVANA MIHLI ANALARIN YÜREĞİNE GENİŞLİK VER ..
yaRABBİ..ŞU ANDA OĞLU ASKERDE OLDUĞUNDAN UYUYAMAYAN AMA AĞLAYAMAYAN BALKONDA GİZLİ GİZLİ SİGARA İÇEN BABALARIN YÜREKLERİNE DE GENİŞLİK VER
Sınırlarda yurdumu bekleyen asker evlâtlarımızı bize bağışla RABBİM
AMIN

dualarıma üşenmeden sessiz sessiz amin diyen okurlar: sizi Allah mükafatlandırsın inşallah..






Dört renk gördüm.                                     
Hepsinde sen vardın.                                  
Seni nerden sevdiysem, aynı yere vardım.
Her güzelliği sen sandım.                            
Senden önce ben yandım.                            
seninle uykuya daldigimda                          
Sensiz uyandım!
                                            
Aşk: bir uyku olsaydi eğer?                        
Ben uykusuzum, sen zaten uyur-gezer.      







sevdim çünkü.....























Bu satırlarımı okuyan herkese....

* Hayatın güçlüklerine katlanabilecek kadar İNANÇ,

* Geleceğin daha iyi olacağına inanacak kadar ÜMİT,

* Doğru bildiklerin için mücadele edebilecek kadar CESARET,

* Topluma, ailene, faydalı olabilecek kadar SAĞLIK,

* İhtiyaçlarına yetebilecek, zekâtını verebilecek kadar PARA,

* Başkalarının daima iyi yönlerini görebilecek GÖZ,

* Çevrenizdeki insanlara yardım eli uzatacak kadar CÖMERT,

* İnsanlardan karşılık beklemeden yapabileceğin İYİLİK,

* Hayatın zorluklarına karşı hayatıve insanları kuşatacak SEVGİ,

* Yastık kadar yumuşak ve rahat bir VİCDAN,

* Dili, belini, kalbini, keseni ve gözünü haramdan saklayabilecek İRADE,

* Gördüklerinin, duyduklarının düzelmesini bekleyebilecek kadar SABIR,

* Günahlarını, noksanlarını itiraf edebilecek kadar FAZİLET,

* En kötü halinde bile ŞÜKÜR 

dilerim!!!!

eğer bunlar zaten sende mevcutsa SEN MUTLUSUN ve HUZURLUSUNDUR

SEVGİLERİMLE..





göt bile 2 parça bu yalnızlık nereye kadar lan ?
amaaan 


20 Ekim 2012 Cumartesi

Yanlız olmak boktan beee beraber olmak varken...






                                                                                                                                                                                   





Yanlız olmak dert değil, zor olan yanlız kalmak

yitirmeden sonuç olmuyor. sonuç...?






Bir "şiddetli seçimsizlik" halidir gidiyor...
Ne aradığını ve hatta neye ihtiyacı olduğunu 
bilmeden....










İYİ GECELER SAHTE DÜNYANIN ORJİNAL İNSANLARI......



düşüncelerin fotoromanı ....












Harbiden kolpasın hayat..


Aşk ki....







ben beğendim.....
çünkü                                                                    


Peyk(i) - Aşk ki









Aşk ki, bazen solgun bir sudur 
Aktıkça içime içime, solur soluğu boğulur 
Aşk ki, bulanık rüzgardır 
Taradıkça ellerimi ellerimi 
Büyür belleği kırılır 
Kahraman dönüşler bir yanımda 

Diğer tarafında asılsız cinayetler 
Ya yarı yolda bırakırlar beni 
Ya da öldürüp gömerler yalnızlığıma 


Aşk ki bazen taysız bir çocuktur 
Baktıkça gözlerime unutur konuşmayı, koşuşur 
Aşk ki zamana çekilmiş çiziktir 
Yazıldıkça üstüne üstüne 
Ölüme benzer sözcükler silinir 
Kahraman dönüşler bir yanımda 
Diğer tarafında asılsız cinayetler 
Ya yarı yolda bırakırlar beni 
Ya da öldürüp gömerler yalnızlığıma 





18 Ekim 2012 Perşembe

"doğru kadın'' vs ''doğru adam"





Bir uçak yolculuğunda yan koltukta oturan bir adamın alyansını sağ elinin işaret parmağına taktığını fark eden yazar yorum yapmaktan kendini alamaz; ''Bayım alyansınızı yanlış elinize takmışsınız!'' Adam bunun üzerine;''Yanlış kadınla evlendim de ondan!'' diye karşılık verir..

Yazar Ziglar bu anıyı aktardıktan sonra şöyle sorar; ''Peki ya bu adam doğru adam mı? Yani kadın doğru adamla mı evlenmiş? Yanlış seçilmiş bir insana doğru insanmış gibi davranırsanız sonuçta doğru insanla evlenmiş olmaz mısınız? Doğru seçilmiş bir insanla evlendiğiniz halde yanlış davranıyorsanız yanlış bir evlilik yapmışsınız demektir çünkü. Doğru insan olmak doğru insanla evlenmekten çok daha fazlasıdır!''

Yazar kitabında şu öyküyü anlatır..


''Yıllar önce Hawai''de başlık parasına benzer bir uygulama revaçtadır. Bir erkeğin sevdiği kızla evlenebilmesi için kızın ailesine belli sayıda inek vermek zorundadır. İnek sayısının 10 adet olması gerekmekle birlikte kızın özelliklerine göre bu sayı değişebilmektedir..

Ve adada iki kızı olan bir adam yaşamaktadır. Kızlardan büyük olanı bizdeki deyişle -kabul görmeyen- tipte, şanssız bir kızdır ve babası ona 3 inek fiyat biçmiştir; 2 inekli bir teklifi de kabul edecektir; hatta iyi bir pazarlıkla 1 ineğe fit olmaya razıdır..

Bir gün adanın zenginlerinden Johny Lingo bu eve geldiğinde herkes onun diğer kızı isteyeceğini düşünür. Oysa yaşlı adamı sevince boğarak büyük kıza talip olur. Herkes en azından isteneni yani; 3 inek ödeyeceğini düşünürken Johny yanında 12 tane inekle gelmiştir!!..

O dönemlerde normal bir balayı ortalama bir yıl sürmektedir ama gelin ve damat iki yıllık balayı planlamıştır.

Damatla gelinin dönmesinin beklendiği gün ahaliden biri dönüşlerini haber vermeye gelir gelmesine ama gelenlerin Jony ve eşi olduğundan emin değildir. Aslında Johny''i tanımıştır fakat kızdan emin
olamamıştır; yaklaşan kadın çok güzel, zarif birisidir. İyice yaklaştıklarında kimsenin tereddütü kalmaz. Fakat kızın güzelliği, cazibesi ve çekiciliği en eleştirici gözle bile reddedilmeyecek ölçüdedir. Yakından bakanlar Johnny''nin 12 inek karşılığında iyi bir alışveriş yaptığını düşünürler.''

Yazar işin püf noktasını şöyle özetler; ''Johnny 12 inek ödedi, kız 12 ineklik bir kadın haline geldi.''

Bu hep böyle olmaktadır; eşinize veya sevgilinize verdiğiniz değer, ona kazandırdığınız değerdir. Aslında ''doğru adam'', ''doğru kadını'' inşa eder, ''doğru kadın'' da ''doğru adamı''..


17 Ekim 2012 Çarşamba

Peki... Sen bilirsin...






Bazen bütün duygularını bir "Peki"ye sığdırırsın.
Ve "Peki" dersin bazen; inandığın için değil, tükendiğin için.
Peki bu gözümdeki yaşın hesabını kim verecek?

Ya sen...?
Hayata hiç "Peki" dedin mi?
Dünü, bugünü tekrar yaşayabilirmisin..? Peki ya yarını..?                                                

                                                                     Neyse Boşver.. 



Bir 
kadın 
bütün 
küfürleri 
bir 
kelimeye 
sığdırabilir; 
--> "Peki..."
Sana 
seni seviyoru
 dediğim
kadar,
 Anneme
 "Peki"
  anneciğim
 deseydim;
 Hazırdı
 cennetteki
 yerim.





"O aramıyorsa ben ne arıycam!" durumlarına vardıysanız , ilişkinizin beyin ölümü gerçekleşmiştir . Geçmiş olsun. Fişi çekebilirsiniz







Keşke Anlatabilsek Derdimizi..


        Sonra döndüm dedim ki " vat ken ay du ?





-->bundan sonra sen yoluma ben yoluna...

Ben anlarım da... sen???





En az senin kadar yanlışlarım var. En fazla senin kadar doğrularım…Ne bir başkasından daha yüksekteyim, ne de kendimden şüpheliyim..
Şaşarım bazen, Kabul etmez inatlaşırım…bazen çok konuşurum, Bir müddet sonra susarım
Yanılırım herkes kadar, sonra bir çocuk gibi ağlarım. Yargılama beni. Güzelce anlat. Şöyle bir bak gözlerime
Seni anlamasam bile, o güzel hatırın için... en azından anlar gibi yaparım....










Hayatımızdakiboşluklarıdakeşkebuşekildeatabilsek.











babam



Buğulanan bir çok bakışın ardında Baba özlemi gizlidir...senii çok özledimmm babammm





İnsan acısına merhamet duymak, insana deger vermek...
Bunlar ekmek kadar, su kadar ihtiyaç duydugumuz şeyler.
Ama ekmegi de, suyu da zehirleyen bir şey var...
Samimiyetsizlik..



14 Ekim 2012 Pazar



Ne istediğimizi bilemeyiz çoğu zaman
Babanın tabutunu taşırken anlarız kıymetini
Sevgiliyi elden gidene kadar sevemeyiz.
Biz insanoğluyuz!

Rüyaya dosttan daha fazla inanırız
Mutluluk dibimizdedir kör olur göremeyiz
Bardak kırar gibi kalp kırar
Doğruluk gün gibi ortadayken
Yalanı arar bulmak için, kıvranırız.

Biz insanoğluyuz!

Rahatlığın en yücesi hep hayalimiz
Darlıktan ders almak en zor işimiz
Burnumuz kanasa isyan eder
Kuru ekmek zeytine şükredemeyiz.

ÇÜNKÜ İNSAN EVLADIYIZ BİZ !.




Hayal kurmak camdan bir çadırın içine uzanıp gökyüzünü seyretmek gibi bir şey. 
Hayal ‘gerçekten’ daha güzel.
Gerçekleşmeyen hayallerse kırık. En kötüsü de hangi hayal biliyor musun? 
Bazı şeylerin yeniden eskisi gibi olma hayali…
Bir hayali daha en başında kırmak diye buna denir işte. Çünkü
hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

bambAŞKa'dan.



Temizlik yaptım bugün. .






.........
Temizlik yaptım bugün. .
Bahar temizliği.
Neşe ektim hoşgörü güven sevgi ektim. .
Almadan vermeyi sevilmeden de sevmeyi paylaşmayı ektim. .
Korkusuzlukları ektim alabildiğine...

Saatlerce ektim korkusuzluğu...
Mutluluk ektim doğallık.
Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Sevgi ektim her hücreme.
Coşku heyecan sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim.
Baş eğme değil.
Olduğu gibi kabullenme...

EDWARD MORRISON

Yanında olamadığım zamanlarda aklında olayım yeter...





sonsuzluga kadar


s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.                                   
s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.

s.s.s.s.s.s.s.s.

s.s.s.s.s.s.
s.s.s.s.
s.s.
s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.
.s.s.s.s.s.s.s.s.s.

s.s.s.s.s.s.

s.s.s.s.
s.s.

2007- ∞



























ben seni kaç kere seviyorum biliyo musun? 
üç, beş kere değil. tam sekiz kere! ama böyle   
biliyosun di mi yatık sekizi? sonsuzluk demek......