Bu Blogda Ara

3 Ekim 2012 Çarşamba

4 kural


Birinci kural :

" Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan,
etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.


İkinci kural :


"Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın
içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. 'Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı' gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim
diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir."

Üçüncü kural :


" İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak,
o da başlamaya hazırdır.

Dördüncü kural:


"Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir.
Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir."




Kendine iyi bak. 
Tüm kalbinle sev. 
Hayattındaki her gün bir hediyedir,
kıymetini bil.






:(

2 Ekim 2012 Salı

just for info :)









-
Yırtık pırtık paltolar giymiş iki çocuk kapımı çaldılar.

“Eski gazeteniz var mı, bayan?”

Çok işim vardı. Önce hayır demek istedim, ama ayaklarına gözüm ilişince sustum. İkisinin de ayaklarında eski sandaletler vardı ve ayakları su için
deydi.

“İçeri girin de, size kakao yapayım” dedim. Hiç konuşmuyorlardı. Islak ayakkabıları halıda iz bırakmıştı. Kakaonun yanında reçel ekmek de hazırladım onlara, belki dışarıdaki soğuğu unutturabilir, azıcık da olsa ısıtabilirdim minikleri.

Onlar şöminenin önünde karınlarını doyururken ben de mutfağa döndüm ve yarıda bıraktığım işlerimi yapmaya koyuldum. Fakat oturma odasındaki sessizlik dikkatimi çekti bir an ve başımı uzattım içeriye. Küçük kız elindeki boş fincana bakıyordu. Erkek çocuğu bana döndü ve

“Bayan, siz zengin misiniz?” diye sordu.

“Zengin mi?Yo hayır!” diye yanıtlarken çocuğu, gözlerim bir an yağımdaki eski terliklere kaydı.

Kız elindeki fincanı tabağına dikkatle yerleştirdi ve

“Sizin fincanlarınız ve fincan tabaklarınız takım” dedi.

Sesindeki açlık, karın açlığına benzemiyordu. Sonra gazetelerini alıp çıktılar dışarıdaki soğuğa. Teşekkür bile etmemişlerdi, ama buna gerek yoktu. Teşekkür etmekten daha öte bir şey yapmışlardı. Düz mavi fincanlarım ve fincan tabaklarım takımdı. Pişirdiğim patateslerin tadına baktım. Sıcacıktı patatesler, başımızı sokacak bir evimiz vardı. Bir eşim vardı ve eşimin de bir işi. Bunlar da fincanlarım ve fincan tabaklarım gibi bir uyum içindeydi. Sandalyeleri şöminenin önünden kaldırıp, yerlerine yerleştirdim. Çocukların sandaletlerinin çamur izleri halının üzerindeydi hala. Silmedim ayak izlerini. Silmeyeceğim de. Olur ya unutuveririm ne denli zengin olduğumu .








- Fidan

Daha evliliklerinin ilk yılıydı. Evde kavga hiç eksik olmuyordu. Birbirlerini severek evlenen çift yolun başında bu işin daha fazla gitmeyeceğini düşünmeye başlamıştır...

Fazla yıpranmadan buna bir çare bulmaları gerekiyordu.

Bir akşam oturup ilişkilerini yeniden gözden geçirirlerken adam eşine

''Aklıma bir fikir geldi''dedi.''Bahçeye bir fidan dikelim ve bu fidan üç ay içinde kurursa
boşanalım. Yok eğer kurumazsa bu konuyu sonsuza dek kapatalım. ''

Bu ilginç fikir karısının da hoşuna gitti.

Ertesi gün bahçeye bir meyve fidanı diktiler. Aradan bir ay geçti hala kurumamıştı ve birgece bahçede karşılaştılar.

Her ikisininde elinde içi su dolu birer kova vardı...



Fidanlarınızı kurutmayın noolursunuz.... en güzel fidan sevgi ekmektir
Bakarsan bağ olur bakmazsan dağ olur.....




1 Ekim 2012 Pazartesi








+Çocuğumuzun adını birlikte koyalım mı aşkım ?









-Birlikte diye isim mi olur
gerizekalı.














uyku kadar ibnemsi, puştumsu bişey görmedim.. 
geldimi gitmez, 
gitse gelmez, 
olmadık vakitlerde kaçar, istemediğin zaman gelir. 
bildiğin piç.

iyi geceler. 
benim piçle buluşmam var.


                               
                              
                             
                            
                           

Senin yıllarca hayal ettiklerine,                   başkalarının çok rahat bi şekilde                  ulaşabildiği bir hayat ne kadar adil olabilir     ki hacuuu?                                                   

















Çöp atmak yasaktır yazan bir duvarın önüne atıp kaçtım tüm hayallerimi.             









haftanın 9 günü       
 hayal kurdum--->
eh yorucu bir şey tabii.