Bu Blogda Ara

5 Eylül 2012 Çarşamba




LİMANLARLA DOLU HAYAT


'Bir limandır hayat' mı denmeli yoksa 'limanlarla dolu hayat' mı?
İşte size düşündürücü bir soru.

Hayat bir limansa uğrak alanları karaya kayar mı yoksa
limanlarla doluysa hayat, bir okyanus mudur?

Birbiri içinde derinleşen soruları düşünürken isterseniz
Yahya Kemal Beyatlı'nın ünlü 'Sessiz Gemi' şiirine bir bakalım.

SESSİZ GEMİ
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.







Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

Hayatı bir liman olarak baz alırsak Yahya Kemal Beyatlı'nın Sessiz Gemi'sinin izinden gideceğimiz aşikardır. Ancak hayat limanlarla dolu dendiğinde şairin anlatmak istediği ile uyuşmamaktadır.

Limanlarla dolu hayatta yol alırken seçimlerimiz ile karşı karşıya kalırız. Her seçim bizim için bir liman demektir. İnsanoğlu limanda kendisini ne beklediğinden habersiz kararlarıyla demir atar. İşte hikayeler böyle başlar.

Keşfedilmeye hazır her liman insanoğlunun gözünde umutlarla dolu bir yerdir. Bu ise insanoğlunu o limana çekmek için büyük bir sebeptir. Umut insanoğlunun en büyük silahıdır. Bu silahı iyi ya da kötü amaçla kullanmak sizin elinizdedir, bu silaha aldanmak da...

Hikayelerin getirdiği tecrübeler sizin için bir kazançtır. Tecrübeler iyi yada kötü hikayeler sonucu elde edilmişlerdir. Ancak tecrübeler her zaman iyidir. Kötü tecrübe yoktur. Limanlarla dolu hayatta her liman bir tecrübedir.

Gerçek şu ki, limana atılan demirin alınması zamanı her zaman mevcuttur. Okyanus olan hayatın bir limanından aldığınız demirle çıktığınız yolda yine kendinizle kalırsınız. 'Ben ve içinizdeki ben' şeklinde ifade edilebilir bu durum.

Hayatın uğrak noktaları olan limanlarda mendil ve kol sallanan gemiler de görürsünüz, hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce yol alan gemiler de... Henüz siz limandayken baktığınızda yola, dalgalar vurur kıyılara. Lodos varsa şayet, var mıdır sığınacak bir liman oralarda? Yoksa dalgalara dayanabilecek kadar güçlü müdür gövden veya yırtılmayacak kadar sağlam mıdır yelkenlerin?

Öyle anlar gelir ki limandan seyrederken okyanusu lodos size karşıdır. Buna rağmen oradan demir almak düşüncesine sahip olabilirsiniz. Bunun sebebi o limanın lodosa dayanıklılığı sorunsalıdır. Buradan hareketle her limanın sığınılacak liman özelliğine sahip olmadığı görülmektedir.
''Lodos varsa şayet, var mıdır sığınacak bir liman oralarda? Yoksa dalgalara dayanabilecek kadar güçlü müdür gövden veya yırtılmayacak kadar sağlam mıdır yelkenlerin?''