Bu Blogda Ara

27 Ekim 2012 Cumartesi




Çaresizliği'de Yaradan O Çareyi'de Yaradan O...
Mutluluğu'da Yaradan O Mutsuzluğu'da Yaradan O...
Kalk , silkelen , kendine gel !. ...
Umutsuzluğa sarılma , umutsuzluk şeytandandır !.
Ümit etmek Allah'tandır !.

Ümitvar ol - hayrı iste - Korkma , Yürü !..

Şems-i Tebrizi






























25 Ekim 2012 Perşembe


Kurban kesmeye mali durumu müsait olmayanlar bayramın birinci günü öğleden sonra 6 rek’at namaz kılarlar.
Namaza şöyle niyet edilir.
“Ya Rabbi! âciz kulun kurban kesmedi.Kurban yerine şu kendi vücudumu huzurunda yere sererek kurban ediyorum.Beni de kesenlerden kabul eyle.”
1.Rek’atte; 1 Fatiha,ı innâ enzelnâhü…
2.Rek’atte: 1 Fatiha, 1 innâ a’taynâ…
3.Rek’atte: 1 Fatiha, 1Kul yâ eyyühe’l-kafirûn…
4.Rek’atte: 1 Fatiha, 1 İhlas-ı şerif
5.Rek’atte: 1 Fatita, 1 Felâk Sûresi
6.Reka’atte: 1 Fatiha,1Nâs Sûresi okunur.
Her iki rek’atte birselam verilir.



çocuğunuza dinimizi, kültürümüzü, örf ve adetlerimizi öğretmeyi esirgemeyin.... asla asla. 







Adam, bir oğlu dünyaya geldiğinde âdeta bayram yapmış ve onun için iki kurban kestirip sadakalar dağıtmıştı. Hiç görmemiş gibi yavrusunun yanından ayrılmıyor, birşeyler olur endişesiyle nârin vücuduna dokunmaktan çekiniyordu.

Çocuk büyüdük
çe adamın sevgisi de büyüdü ve onu iyi bir şekilde yetiştirmek, en büyük gâyesi oldu.

- Görsünler, diyordu. Görsünler bakalım çocuk nasıl yetiştirilir.

Adamın ilk yaptığı şey, çocuk terbiyesi ile ilgili kitapları okumak oldu. Bu kitaplardan bazısına göre yavrusunu “çağdaş” dedikleri sistemlere göre terbiye etmeli ve hareketlerinde son derece serbest bırakmalıydı. Zaten çok meşgul bir insan olduğu için ister istemez böyle yapacaktı. Demek ki çağdaş sistemler, iş adamlarını da düşünecek kadar mükemmeldi.

Adam, terbiye sistemini belirledikten sonra, yavrusunun harçlıklarını istediği yere sarf etmesine, istediği filmleri
seyretmesine ve istediği kişilerle arkadaşlık etmesine ses çıkartmadı. Aksi takdirde çocuk, şahsiyetini bulamaz ve geleceğin büyükleri arasına giremezdi.

Adam, rüyasında oğlunun büyüyüp milletvekili olduğunu görünce iyice gayrete geldi ve onun üzerine daha fazla düşmek gerektiğine hükmetti. Kendisi dindar bir insan olmasına rağmen zayıflayacağı korkusuyla çocuğunun oruç tutmasını istemez, sabah namazlarına kalktığında, uykusuz kalmaması için onu uyandırmazdı. Oğlunun camiye beraberce gitme tekliflerini de, onun iyiliğini düşünüp her seferinde reddetmişti. Adamın bu huyu, Kur'an öğrenmesi için çocuğunu yaz tatillerindeki kurslara göndermesine de mâni oldu. Öyle ya, oğlu en zor kolejlerde bütün yıl ömür tüketiyordu. Bir de yazın çalışması, Allah’tan reva mıydı?

Adam, oğlu için gösterdiği bu fedakârlıkların er geç meyva vereceğine inanıyor ve:

- Bir gün beni mutlaka tebrik edecekler, bundan eminim, diyordu.

Yıllar bu tür uğraşmalarla akıp geçti. Adam yaşlanmış, çocuk ise fakülteyi bitirdikten sonra nedense ailesinden kopup izini kaybettirmişti.Ancak babası, büyük çabalar neticesinde onu bularak ziyaretine gitti ve yılların hasretini yarım saat içine sığdırmaya çalıştı. Bu süre dolduğunda yanlarına gelen bir gardiyan, ziyaret saatinin bittiğini hatırlattıktan sonra:

- Sizi tebrik ederim bey amca, dedi. Bu hapishanedeki mahkûmlar arasında, emin olun oğlunuzdan daha terbiyelisine rastlamadım.






























SENİ UNUTMADIM BABACIGIM..... HER BAYRAM SEN GITTIN GIDELI,
GIZLI GÖZYASLARIMIN HERBIR DAMLASINDA SENİ SAKLIYORUM....
NURLAR ICINDE YAT CANIM BABAM.....

Sevdiklerinizin kıymetini bilin..
Keşke kelimesini kullanmak istemiyorsanız, sevdikleriniz sağ iken onlara sevginizi gösterin lütfen....
Bunu okuyan tüm müslüman aleminin kurban Bayramı mübarek ve hayırlara vesile olsun inşallah...
Nice güzel Bayramlar tüm sevdiklerinizle beraber



24 Ekim 2012 Çarşamba








Sonra kendime şunu dedim; ----> Siktir et ben yanındayım



nIYET hIZMETTIR......





Belki bir gülümsemeyle başlar, hizmetin yolculuğu, kim bilir.
Kapısını çarpıp çıkmış gönlü kırık bir ruha rüzgar olur; nefes olur, yüzüne dokunur o tebessüm.

Bir adres sorana verilen saygılı bir cevaptır belki de, gönle işlenir gidilecek yer böylece.

Zannederiz ki, Allah’ın yolunda hizmetin çeşitleri bellidir ve zannederiz ki, hizmet yolunda kariyer gerekir. Unutur gideriz, fark etmeyiz, bir annenin diplomasız pişirdiği yemektir hizmet. Bir babanın evine ekmek götürme arzusudur kalbindeki. Evlâdın attığı adımdır okula giden, çözdüğü sorudur hizmet. Zaman gelir, her biri yerini bulur elbet. Rabbiyle şah damarından daha yakın bir muhabbete benzer bu kapının yürekteki varlığı. Ağza atılan lokma, niyetine göre değişir zevk ü sefa da olur, cevri cefa da. Gönle düşen o sihirli kelime var ya, işte odur hayata kalite getiren. “Niyettir” bizi vardığımız yerde bekleyen…

Bazen bir belgesel izlenirken duyulan şaşkınlıktır hizmet. Ardından O Yüce Yaratıcının idrak ötesi mükemmelliğini keşfetmek. Çünkü an gelir, o şaşkınlık, cümle olur, başka kulaklardan içeri girer, zihinlere oturur. Ve hizmet, Yüce Yaratıcının yeryüzündeki imzalarının dillendirilmesiyle mana kazanır, bereket olur.

Sevmektir hizmet… Rabbin yarattığı muhabbeti çoğaltmaktır ve çoğalmasına vesile olmaktır. Çünkü sevmek fedakârlık, sevmek dua, sevmek candır. Sevilene emektir, sevene rahmettir. İçine işleyen sıcaklıkla üşütmemektir kimseyi, kollamaktır dışarıda kalmış kimsesizleri. Sevdiğinin hizmetini kendi yoluna eklemek ve bereketlendirmektir dünyayı.

Hizmet bir zincirdir, başlatan da kazanır, sona eklenen de. Ve hayat, Muhabbetin Sahibi’ne karşı hizmete dönüşür, nihayet iki dünya şenlenir.

Bir kusuru örtmektir, bir yanlışı affetmek, tahammülü zor olana sabretmektir hizmet. Göze çarpan hatayı gönlünle silmek, dilinle yok etmektir. Dosta-düşmana muhabbetin perdesini açmak, soğuk bir kalbi yeniden ısıtmaktır. Tanımadığın bir mezarlıktan geçerken okuduğun bir Fatiha’dır, bir ruhun damlattığı gözyaşını silen, iki kelimedir hizmet. Bir sofraya alınan ekmek, bir fakire verilen bozuk paradır cepteki…

Ama biz fark etmeyiz, önümüzdeki bir niyet ile güzelleşecek, hizmete dönecek sadelikleri. Büyütürüz gözümüzde atılacak adımları, külfetle baş başa bırakırız onları. İsimler takarız, bahanelerini hazırlar, tembelliğimize kılıf ararız. Kurulacak bir cümle, yüreğe kabul olmuş bir ruh, yüzdeki minik bir tebessümün manasını değiştirmedikçe niyetimizle, iflah olamayız; ne bugünümüzde, ne geleceğimizde…

Artık bilmeliyiz, zahmet değil, zorluk değil, niyet ile kendi kendine çoğalan güzelliktir hizmet. Ve bekler… Sadeliklerden doğan, bütün gönüllerden ahrete azık olmaya adanan yola çıkmayı ister… Bekler…


ALINTI


22 Ekim 2012 Pazartesi

aaaaah hayaller ah




                                                                                                                                                                  

Başını yastığa koyar koymaz uyuyabilen insanlara hep -----> imrenmişimdir. Bizde yatağa girer girmez uyumayı bilirdik , ama kurmamız gereken hayaller var.... dopdolu.!                     

                                                                                                             


                                                                                                                                                                   


















çok özledim eskiden´leri......(!)



































Peki Şimdi... (?)


21 Ekim 2012 Pazar

it´s dua time






hadi yatmadan önce bir dua ile son



verme BİZE Ey Rabbim........
Konuşamayacağımız_______>Sözü,
Duyamayacağımız_________>Sesi, 
Gidemeyeceğimiz__________>Mekanı,
verrme BİZE Ey Rabbim.....
Yaşayamayacağımız______>Canı, 
Sevemeyeceğimiz________>Yari, 
Veremeyeceğimiz________>Cevabı, 
Yiyemeyeceğimiz________>Lokmayı,
verme BİZE Ey Rabbim........
Çekemeyeceğimiz________>Çileyi, 
Gidemeyeceğimiz_________>Yolu, 
Aşamayacağımız__________>Engelleri,
verme BİZE Ey Rabbim.....
Kaldıramayacağımız_________>Yükü, 
Taşıyamayacağımız_________>Derdi,
Giremeyeceğimiz____________>Gönülü, 
Kavuşamayacağımız________>AŞK-ı 
verme BİZE Ey Rabbim.. 


Sevdiklerimizi bize bağışla... amin


ha birde yaRABBİ..ŞU ANDA OĞLU ASKERDE OLDUĞUNDAN UYUYAMAYAN AĞLAYAN GÖZLERİ TAVANA MIHLI ANALARIN YÜREĞİNE GENİŞLİK VER ..
yaRABBİ..ŞU ANDA OĞLU ASKERDE OLDUĞUNDAN UYUYAMAYAN AMA AĞLAYAMAYAN BALKONDA GİZLİ GİZLİ SİGARA İÇEN BABALARIN YÜREKLERİNE DE GENİŞLİK VER
Sınırlarda yurdumu bekleyen asker evlâtlarımızı bize bağışla RABBİM
AMIN

dualarıma üşenmeden sessiz sessiz amin diyen okurlar: sizi Allah mükafatlandırsın inşallah..






Dört renk gördüm.                                     
Hepsinde sen vardın.                                  
Seni nerden sevdiysem, aynı yere vardım.
Her güzelliği sen sandım.                            
Senden önce ben yandım.                            
seninle uykuya daldigimda                          
Sensiz uyandım!
                                            
Aşk: bir uyku olsaydi eğer?                        
Ben uykusuzum, sen zaten uyur-gezer.      







sevdim çünkü.....























Bu satırlarımı okuyan herkese....

* Hayatın güçlüklerine katlanabilecek kadar İNANÇ,

* Geleceğin daha iyi olacağına inanacak kadar ÜMİT,

* Doğru bildiklerin için mücadele edebilecek kadar CESARET,

* Topluma, ailene, faydalı olabilecek kadar SAĞLIK,

* İhtiyaçlarına yetebilecek, zekâtını verebilecek kadar PARA,

* Başkalarının daima iyi yönlerini görebilecek GÖZ,

* Çevrenizdeki insanlara yardım eli uzatacak kadar CÖMERT,

* İnsanlardan karşılık beklemeden yapabileceğin İYİLİK,

* Hayatın zorluklarına karşı hayatıve insanları kuşatacak SEVGİ,

* Yastık kadar yumuşak ve rahat bir VİCDAN,

* Dili, belini, kalbini, keseni ve gözünü haramdan saklayabilecek İRADE,

* Gördüklerinin, duyduklarının düzelmesini bekleyebilecek kadar SABIR,

* Günahlarını, noksanlarını itiraf edebilecek kadar FAZİLET,

* En kötü halinde bile ŞÜKÜR 

dilerim!!!!

eğer bunlar zaten sende mevcutsa SEN MUTLUSUN ve HUZURLUSUNDUR

SEVGİLERİMLE..





göt bile 2 parça bu yalnızlık nereye kadar lan ?
amaaan 


20 Ekim 2012 Cumartesi

Yanlız olmak boktan beee beraber olmak varken...






                                                                                                                                                                                   





Yanlız olmak dert değil, zor olan yanlız kalmak

yitirmeden sonuç olmuyor. sonuç...?






Bir "şiddetli seçimsizlik" halidir gidiyor...
Ne aradığını ve hatta neye ihtiyacı olduğunu 
bilmeden....










İYİ GECELER SAHTE DÜNYANIN ORJİNAL İNSANLARI......



düşüncelerin fotoromanı ....












Harbiden kolpasın hayat..


Aşk ki....







ben beğendim.....
çünkü                                                                    


Peyk(i) - Aşk ki









Aşk ki, bazen solgun bir sudur 
Aktıkça içime içime, solur soluğu boğulur 
Aşk ki, bulanık rüzgardır 
Taradıkça ellerimi ellerimi 
Büyür belleği kırılır 
Kahraman dönüşler bir yanımda 

Diğer tarafında asılsız cinayetler 
Ya yarı yolda bırakırlar beni 
Ya da öldürüp gömerler yalnızlığıma 


Aşk ki bazen taysız bir çocuktur 
Baktıkça gözlerime unutur konuşmayı, koşuşur 
Aşk ki zamana çekilmiş çiziktir 
Yazıldıkça üstüne üstüne 
Ölüme benzer sözcükler silinir 
Kahraman dönüşler bir yanımda 
Diğer tarafında asılsız cinayetler 
Ya yarı yolda bırakırlar beni 
Ya da öldürüp gömerler yalnızlığıma 





18 Ekim 2012 Perşembe

"doğru kadın'' vs ''doğru adam"





Bir uçak yolculuğunda yan koltukta oturan bir adamın alyansını sağ elinin işaret parmağına taktığını fark eden yazar yorum yapmaktan kendini alamaz; ''Bayım alyansınızı yanlış elinize takmışsınız!'' Adam bunun üzerine;''Yanlış kadınla evlendim de ondan!'' diye karşılık verir..

Yazar Ziglar bu anıyı aktardıktan sonra şöyle sorar; ''Peki ya bu adam doğru adam mı? Yani kadın doğru adamla mı evlenmiş? Yanlış seçilmiş bir insana doğru insanmış gibi davranırsanız sonuçta doğru insanla evlenmiş olmaz mısınız? Doğru seçilmiş bir insanla evlendiğiniz halde yanlış davranıyorsanız yanlış bir evlilik yapmışsınız demektir çünkü. Doğru insan olmak doğru insanla evlenmekten çok daha fazlasıdır!''

Yazar kitabında şu öyküyü anlatır..


''Yıllar önce Hawai''de başlık parasına benzer bir uygulama revaçtadır. Bir erkeğin sevdiği kızla evlenebilmesi için kızın ailesine belli sayıda inek vermek zorundadır. İnek sayısının 10 adet olması gerekmekle birlikte kızın özelliklerine göre bu sayı değişebilmektedir..

Ve adada iki kızı olan bir adam yaşamaktadır. Kızlardan büyük olanı bizdeki deyişle -kabul görmeyen- tipte, şanssız bir kızdır ve babası ona 3 inek fiyat biçmiştir; 2 inekli bir teklifi de kabul edecektir; hatta iyi bir pazarlıkla 1 ineğe fit olmaya razıdır..

Bir gün adanın zenginlerinden Johny Lingo bu eve geldiğinde herkes onun diğer kızı isteyeceğini düşünür. Oysa yaşlı adamı sevince boğarak büyük kıza talip olur. Herkes en azından isteneni yani; 3 inek ödeyeceğini düşünürken Johny yanında 12 tane inekle gelmiştir!!..

O dönemlerde normal bir balayı ortalama bir yıl sürmektedir ama gelin ve damat iki yıllık balayı planlamıştır.

Damatla gelinin dönmesinin beklendiği gün ahaliden biri dönüşlerini haber vermeye gelir gelmesine ama gelenlerin Jony ve eşi olduğundan emin değildir. Aslında Johny''i tanımıştır fakat kızdan emin
olamamıştır; yaklaşan kadın çok güzel, zarif birisidir. İyice yaklaştıklarında kimsenin tereddütü kalmaz. Fakat kızın güzelliği, cazibesi ve çekiciliği en eleştirici gözle bile reddedilmeyecek ölçüdedir. Yakından bakanlar Johnny''nin 12 inek karşılığında iyi bir alışveriş yaptığını düşünürler.''

Yazar işin püf noktasını şöyle özetler; ''Johnny 12 inek ödedi, kız 12 ineklik bir kadın haline geldi.''

Bu hep böyle olmaktadır; eşinize veya sevgilinize verdiğiniz değer, ona kazandırdığınız değerdir. Aslında ''doğru adam'', ''doğru kadını'' inşa eder, ''doğru kadın'' da ''doğru adamı''..


17 Ekim 2012 Çarşamba

Peki... Sen bilirsin...






Bazen bütün duygularını bir "Peki"ye sığdırırsın.
Ve "Peki" dersin bazen; inandığın için değil, tükendiğin için.
Peki bu gözümdeki yaşın hesabını kim verecek?

Ya sen...?
Hayata hiç "Peki" dedin mi?
Dünü, bugünü tekrar yaşayabilirmisin..? Peki ya yarını..?                                                

                                                                     Neyse Boşver.. 



Bir 
kadın 
bütün 
küfürleri 
bir 
kelimeye 
sığdırabilir; 
--> "Peki..."
Sana 
seni seviyoru
 dediğim
kadar,
 Anneme
 "Peki"
  anneciğim
 deseydim;
 Hazırdı
 cennetteki
 yerim.





"O aramıyorsa ben ne arıycam!" durumlarına vardıysanız , ilişkinizin beyin ölümü gerçekleşmiştir . Geçmiş olsun. Fişi çekebilirsiniz







Keşke Anlatabilsek Derdimizi..


        Sonra döndüm dedim ki " vat ken ay du ?





-->bundan sonra sen yoluma ben yoluna...

Ben anlarım da... sen???





En az senin kadar yanlışlarım var. En fazla senin kadar doğrularım…Ne bir başkasından daha yüksekteyim, ne de kendimden şüpheliyim..
Şaşarım bazen, Kabul etmez inatlaşırım…bazen çok konuşurum, Bir müddet sonra susarım
Yanılırım herkes kadar, sonra bir çocuk gibi ağlarım. Yargılama beni. Güzelce anlat. Şöyle bir bak gözlerime
Seni anlamasam bile, o güzel hatırın için... en azından anlar gibi yaparım....










Hayatımızdakiboşluklarıdakeşkebuşekildeatabilsek.











babam



Buğulanan bir çok bakışın ardında Baba özlemi gizlidir...senii çok özledimmm babammm





İnsan acısına merhamet duymak, insana deger vermek...
Bunlar ekmek kadar, su kadar ihtiyaç duydugumuz şeyler.
Ama ekmegi de, suyu da zehirleyen bir şey var...
Samimiyetsizlik..



14 Ekim 2012 Pazar



Ne istediğimizi bilemeyiz çoğu zaman
Babanın tabutunu taşırken anlarız kıymetini
Sevgiliyi elden gidene kadar sevemeyiz.
Biz insanoğluyuz!

Rüyaya dosttan daha fazla inanırız
Mutluluk dibimizdedir kör olur göremeyiz
Bardak kırar gibi kalp kırar
Doğruluk gün gibi ortadayken
Yalanı arar bulmak için, kıvranırız.

Biz insanoğluyuz!

Rahatlığın en yücesi hep hayalimiz
Darlıktan ders almak en zor işimiz
Burnumuz kanasa isyan eder
Kuru ekmek zeytine şükredemeyiz.

ÇÜNKÜ İNSAN EVLADIYIZ BİZ !.




Hayal kurmak camdan bir çadırın içine uzanıp gökyüzünü seyretmek gibi bir şey. 
Hayal ‘gerçekten’ daha güzel.
Gerçekleşmeyen hayallerse kırık. En kötüsü de hangi hayal biliyor musun? 
Bazı şeylerin yeniden eskisi gibi olma hayali…
Bir hayali daha en başında kırmak diye buna denir işte. Çünkü
hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

bambAŞKa'dan.



Temizlik yaptım bugün. .






.........
Temizlik yaptım bugün. .
Bahar temizliği.
Neşe ektim hoşgörü güven sevgi ektim. .
Almadan vermeyi sevilmeden de sevmeyi paylaşmayı ektim. .
Korkusuzlukları ektim alabildiğine...

Saatlerce ektim korkusuzluğu...
Mutluluk ektim doğallık.
Sonsuzluk...
Bağışlama ektim.
Sevgi ektim her hücreme.
Coşku heyecan sessizlik ektim.
Tüm güzel fikirler sessizken geliyor bana...
Kabullenme ektim.
Baş eğme değil.
Olduğu gibi kabullenme...

EDWARD MORRISON

Yanında olamadığım zamanlarda aklında olayım yeter...





sonsuzluga kadar


s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.                                   
s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.

s.s.s.s.s.s.s.s.

s.s.s.s.s.s.
s.s.s.s.
s.s.
s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.s.
.s.s.s.s.s.s.s.s.s.

s.s.s.s.s.s.

s.s.s.s.
s.s.

2007- ∞



























ben seni kaç kere seviyorum biliyo musun? 
üç, beş kere değil. tam sekiz kere! ama böyle   
biliyosun di mi yatık sekizi? sonsuzluk demek......












Bu şarkı sevdiğime... dinleyin ama fazla üzerinize almayın heaa. Sadece O alsın üzerine. Mağlum havalar sogdu :)) üşümesin yavriim













Kadın zor sever, severse tam sever                         

                                                   ama........                         









Eğer seviyorsan ¦ tüm olumlu ihtimalleri düşünmek zorundasın !




Seviyorsan eğer yürekten anlayacaksın,
Eksik olanı onunla tamamlayacaksın.
Aradığını yüreğinde bulacaksın.

Eğer seviyorsan, kötü gününüzde hatırla bunu !




13 Ekim 2012 Cumartesi

yoruma no gerek


insan istedikten sonra herşeye bir çözüm bulur....



Babası İspanya’nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi.

Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.
Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul
etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı…
Çok üzülmüştü küçük kız. Babasına söyledi bunu, o da “üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?” dedi.

Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti.
Babası keyifle resme baktı ve sordu: “Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?”

Küçük kız babasına eğilerek, sessizce şöyle dedi :
“Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri...



biraz da gülelim yaw :)

BOKUN BOKU

Dört arkadaş aynı araçla yolculuk ederken trafik kazasında ölür.
Azrail:
—Türk cehennemine mi? Yoksa Avrupa cehennemine mi gitmek istersiniz?
Şaşıran dört kafadardan biri:

—Fark nedir?
Azrail:
— Avrupa cehenneminde her gün bir kepçe, Türk cehenneminde her gün bir kova bok yersiniz!!
Üç tanesi:
— Biz Türk doğduk, Türk ölürüz!
Bir tanesi ise uyanıktır, Avrupa cehennemini seçer.. Aradan epey zaman geçer. Avrupa cehennemindeki adam artık kepçe kepçe yemekten bıkmıştır, arkadaşlarının durumunu merak eder, hallerini görmek için ziyaretlerine gider. Oysa onlar halay çekerek, sen şakrak gülerek karşılarlar onu. Dayanamaz sorar:
— Ben bir kepçesini hazmedemezken siz her gün bir kova bok yiyip nasıl bu kadar neşeli olursunuz?
— Oğlum, oğlum! Burası Türk cehennemi, bir gün bok olur kova olmaz, bir gün kova olur bok olmaz, bir gün görevli işe gelmez, gelen her boka karışır, anlayacağın 3 aydır bir bok yediğimiz yok!.. 

12 Ekim 2012 Cuma

yeterki A$Kolsun.....





Sevgili dediğin yalın haliyle gelmez; dırdırları, tripleri, kıskançlıkları, laf sokmaları ve diğer bütün yan uygulamalarıyla birlikte gelir. Olsun bee, gelmiş sizin olmuşta varsın trip atsın. Onun bile değerini bilin ;-)







Öyle kolay bir sanat değildir uyumak. Onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerekir.

Friedrich Nietzsche

Ben bir erkeğim ;

Önce sana melek gibi davranırım. Kızları önemsediğimi vurgularım. Sonra yakın arkadaş oluruz çıkarız. Sen bana aşık olursun bensiz yaşayamazsın, ben seni sen farklısın diye kandırırım. Sen herkese beni anlatırsın aşık oldum diye. Bende herkese seni anlatırım kullanıyorum diye. Artık bana aşık olursun bana kırılınca… 2 güzel söz söylerim affedersin ben sıkılınca sana trip atarım ağlasanda umrumda olmaz. Sonra ilişki sıkınca ayrılırım. Sabah akşam ağlarsın, pişman olursun ve bana yalvarırsın. Ben gülerim hiç olmamışsın gibi hayatıma devam ederim. Kızlarla konuşurum, eğlenirim ne biliyim seni takmam bile..






Ben bir kızım ;
Sen senin için ağladığımı sandığın zamanlarda aslında bizzat kendime ağlarım.
Sen bana geldiğinde sende kimsenin göremediğini gördüğüm için sana kucak açarım.
Sen beni kendine aşık etmek için klişe lafları birbiri ardına sıralarken, peşimden koşarken seni mutlulukla izlerim. Çünkü bilirim, neticede sonu sadece bir hoşçakal’dır.Sen beni üzersin ve ben ağlarım. Belki de yalvarırım. Ama bu sana değil,kendime yeniden gelebilme çabamdır. Ben ağlarım,çok ağlarım, hatta hep ağlarım. Ama aşkı senden çok daha iyi bilirim ve bu yüzden en çok ben ağlarım. Sen gülersin dışından, ben senin taa içini görürüm. Bu yüzden arkadaşlarıma seni anlatırım, konuştukça büyürsün içimde. Aynı zamanda da yok olursun.Ve sen günün birinde bana haksızlık ettiğini düşünüp geri geldiğinde, ben gerçekten gülümsüyor olurum.






erkeği erkekleştiren kadındır. 
kadını kadınlaştıranda erkektir 
önemli olan ikisinin de entegrasyonudur.


11 Ekim 2012 Perşembe




Ben deli kadın gözümü dünyaya her açtığımda sana uyandım
Uçurum kenarlarına gidip gelişlerimde


Gözlerinde yakalandım
İçimdeki onca tufanı susturup sana daldım

Herkesin bir sahnesi ,
Herkesin bir tiyatrosu ,
Herkesin bir şehri varken ,
Ben ''sen'' bildim hepsini !!!!

Avuç içi kadar yüreğimde kocaman bir sevdayla sevdim ben seni..

p.e.k.i