Bu Blogda Ara

24 Ekim 2012 Çarşamba

nIYET hIZMETTIR......





Belki bir gülümsemeyle başlar, hizmetin yolculuğu, kim bilir.
Kapısını çarpıp çıkmış gönlü kırık bir ruha rüzgar olur; nefes olur, yüzüne dokunur o tebessüm.

Bir adres sorana verilen saygılı bir cevaptır belki de, gönle işlenir gidilecek yer böylece.

Zannederiz ki, Allah’ın yolunda hizmetin çeşitleri bellidir ve zannederiz ki, hizmet yolunda kariyer gerekir. Unutur gideriz, fark etmeyiz, bir annenin diplomasız pişirdiği yemektir hizmet. Bir babanın evine ekmek götürme arzusudur kalbindeki. Evlâdın attığı adımdır okula giden, çözdüğü sorudur hizmet. Zaman gelir, her biri yerini bulur elbet. Rabbiyle şah damarından daha yakın bir muhabbete benzer bu kapının yürekteki varlığı. Ağza atılan lokma, niyetine göre değişir zevk ü sefa da olur, cevri cefa da. Gönle düşen o sihirli kelime var ya, işte odur hayata kalite getiren. “Niyettir” bizi vardığımız yerde bekleyen…

Bazen bir belgesel izlenirken duyulan şaşkınlıktır hizmet. Ardından O Yüce Yaratıcının idrak ötesi mükemmelliğini keşfetmek. Çünkü an gelir, o şaşkınlık, cümle olur, başka kulaklardan içeri girer, zihinlere oturur. Ve hizmet, Yüce Yaratıcının yeryüzündeki imzalarının dillendirilmesiyle mana kazanır, bereket olur.

Sevmektir hizmet… Rabbin yarattığı muhabbeti çoğaltmaktır ve çoğalmasına vesile olmaktır. Çünkü sevmek fedakârlık, sevmek dua, sevmek candır. Sevilene emektir, sevene rahmettir. İçine işleyen sıcaklıkla üşütmemektir kimseyi, kollamaktır dışarıda kalmış kimsesizleri. Sevdiğinin hizmetini kendi yoluna eklemek ve bereketlendirmektir dünyayı.

Hizmet bir zincirdir, başlatan da kazanır, sona eklenen de. Ve hayat, Muhabbetin Sahibi’ne karşı hizmete dönüşür, nihayet iki dünya şenlenir.

Bir kusuru örtmektir, bir yanlışı affetmek, tahammülü zor olana sabretmektir hizmet. Göze çarpan hatayı gönlünle silmek, dilinle yok etmektir. Dosta-düşmana muhabbetin perdesini açmak, soğuk bir kalbi yeniden ısıtmaktır. Tanımadığın bir mezarlıktan geçerken okuduğun bir Fatiha’dır, bir ruhun damlattığı gözyaşını silen, iki kelimedir hizmet. Bir sofraya alınan ekmek, bir fakire verilen bozuk paradır cepteki…

Ama biz fark etmeyiz, önümüzdeki bir niyet ile güzelleşecek, hizmete dönecek sadelikleri. Büyütürüz gözümüzde atılacak adımları, külfetle baş başa bırakırız onları. İsimler takarız, bahanelerini hazırlar, tembelliğimize kılıf ararız. Kurulacak bir cümle, yüreğe kabul olmuş bir ruh, yüzdeki minik bir tebessümün manasını değiştirmedikçe niyetimizle, iflah olamayız; ne bugünümüzde, ne geleceğimizde…

Artık bilmeliyiz, zahmet değil, zorluk değil, niyet ile kendi kendine çoğalan güzelliktir hizmet. Ve bekler… Sadeliklerden doğan, bütün gönüllerden ahrete azık olmaya adanan yola çıkmayı ister… Bekler…


ALINTI