Bu Blogda Ara

26 Kasım 2012 Pazartesi







Ahenk!

“Mutluluk ve huzuru tek kelimede özetleyecek olsam; vereceğim cevap, şüphesiz “Ahenk!” olur!” Hayat, içinde ahenk ve ritim olduğunda yaşanılabilir bir hayat oluyor çünkü… Meşhur bir hatibe, “Bir saatlik bir konuşma için ne kadar hazırlık yaparsınız?” demişler. “Üç saat!” cevabını vermiş. Beş dakikalık bir konuşma için ne kadar hazırlık gerektiğini sorduklarında ise, “Üç gün!” cevabını vermiş. Cümleler kısaldıkça, üzerinde düşünülmesi gereken süre de artıyor.Biz insan olarak, bünyemizde birbiri ile iç içe ama aynı zamanda birbirinin zıttı gibi görünen birçok özellik barındırıyoruz. Madde ile mana, dünya ile ukba, kalp ile akıl, beden ile ruh, duygu ile düşünce, iş ile aile… Bizler bir sarkaç gibi bu noktalar arasında gidip geliyoruz. Ne zaman ki bizler, bizi oluşturan bu özelliklerin arasında bir ahenk ve denge yakalıyoruz, işte o zaman hayattan keyif alıyoruz. Bu dengeyi ve ahengi kaybettiğimizde ise kara bulutlar etrafımızı sarıyor.
Sevg
i ile nefret, bireysellik ve toplumsallık, gerçek ile hayal, bağımlılık ve hürriyet, korku ile ümit, neşe ve elem, tevazu ile gurur insan ruhunun diğer karşılıklı çizgileri. Eğer insan bu çizgilerden birinde takılıp kalıyorsa o zaman ortaya psikolojik sorunlar çıkıyor. Daima hayâl dünyasında yaşayan, toplum içine hiç çıkmayıp hep yalnız kalmak isteyen, tüm insanlardan nefret eden, bir başkası olmadan iş yapamayan kişiler genelde sarkacın bir ucunda takılıp kalan kişiler aslında… Psikologların ve psikolojik danışmanların yaptıkları da insanın bozulan ahengini kurmasında ona yardımcı olmak.
Kısacası hayat, ruhumuzun karşılıklı çizgileri arasında uyum yakaladığımız ölçüde güzel. Hayat bir sarkaç gibi zıtlıklar arasında ahenkle dolaştıkça keyifli. Ve sanırım en önemli nokta, her biri farklı bir nota hükmünde olan özelliklerimiz ile dinleyenlere güzel bir melodi sunabilmek hayat… Ve göçerken dünya denen bu kubbeden, sunduğumuz melodilerle geride "baki kalacak hoş bir sada" bırakabilmek önemli olan…
Ahenginiz daim olsun!